27 Aralık 2011 Salı

Neden Olmayayım?

Hadi beni falan geçtim, sen ne diye olmayasan ki? Bana bunu de sen. Olur anam babam. Her şey olur. Önemli olan şu ki? Önce o eli bir indireceksin. Gereği yok.

Ben de elime oyuncak arabayı alıp 'vuuuuu, ııııııı, hın hın' diye oynamadım mı sanki? Gölgelerin gücü hiç mi ben de olmadı sanıyorsun ey ademoğlu? Pavır Rencırs'ta hep kırmızıyı tuttuğumu bilmiyor musun sanki? Ne olur git, git buradan. Beni daha fazla heder etme.

Sen bir danbanvilsin, ben senin ketin olamam.

İnkâr etme. Gözlerinde gördüm. Sanki, 'ben bu çikilatayı hiç sevmem, fıstığa alerjim olduğunu bilmiyor musun?!?!?' der gibi bakıyordun. O an anlamalıydım. Ah ne de ani oldu her şey. Önce fotokopiciye gidiyorum dedin, sonra haberin geldi. Derslik yedideymişsin. Çoğulmuşsun. 2. çoğul şahıs kullanarak sorduğum soruya tamamen birinci tekil kişiliği cevabı verince gördüm bir diğer yüzünü.

Oysa her şey ne kadarda güzeldi bir zamanlar. Hatırlar mısın bir gün seninle pikniğe gitmiştik. Pikniğe gitmiştik yani. Çokta büyütülecek bir şey değilmiş aslında. Yemek işini bana bırak demiştim. Anneme ekmek arası kuru köfte hazırlatmıştım. Ama seninkini özel olarak soğansız tabi ki. Köftelerimizi yerken ne de mutluyduk...

Ya o geceler... Gıddoooooooo

Elbet bir gün devamı gelir. Şey etmeyin yani. Olur hep onlar. Bak valla çok dert ediyorsun kendine hasta olursun mazallah. Yapma öyle. İçine atmayacaksın. Tabi. O zaman kendine çok dikkat ediyorsun. Öptüm kocaman.

2 Aralık 2011 Cuma

Kimim Ben? Ya Sen Kimsin? Yoksa Hepimiz Tamer Karadağlı Mıyız?

Güneydoğuluyum. Ama Serdar Ortaç şekli göz ve kaş kombinasyonum 'sen tatar mısın yoksa moğol musun' sorularına maruz kalmama neden oluyor. Hatırı sayılır bir kalabalıkta John Lennon'a benzetiyor ve artık ismimi kullanmayıp direk 'hey con' diye seslenenleri de mevcut. Teoman'a da benzetilmedim değil ha! Diyarbakarlı olduğumu öğrendiğinde hayatının şokunu yaşayan, İzmirli olduğuma kalıbını basacak adamlar da tanıdım ben bu hayatta. 'Haçen sen bizim oralarun çociğina benzisun' deyipte Karadenizli olduğuma kesin kanaat getirenlerde. İtalyan Ressamlara benzetilip benimle her yerde gezecek kişilerde oldu. Bir de benzetildiğim efsane ünlüler var tabi. Bunlardan kimileri; Bülent Serttaş, Deniz Baykal ve tabi ki Nükher Duru! Ha unutmadan, çok kez turist zannedilmem de cabası.

Oha! Aslında ben herkes olmayayım? Ya hepimiz birimiz, birimiz hepimiz içinsek?

Türkiye'nin ve hatta Dünya'nın bütün çeşitlilikleri bedenimde vücut bulmuş, adeta! Bedende vücut bulmakta müthiş bir kalıpmış, şüphesiz!

23 Kasım 2011 Çarşamba

Geçmişten Perşembe'ye

Hayatımda ki acı ve çarpıcı ve fotojenik ve profil fotosu ve dikiz aynası ve ilginç gerçekler Vol I Part 2 Level 5 To be continued

Evet ben de çarşaf, pike yeri geldi yorganı pelerin yaptım, oklavayı elime kılıç diye aldım ve tüm kötüleri diz çöktürdüm! Pişman değilim! O iflah olmaz kötüler yerine dönen tekmem fiskosun üzerindeki kaseye denk gelmişse ve o koca kase paramparça olmuşsa bundan ne çıkar? Ben orada Dünyayı kurtarıyorum bir kase gibi ufak bir zayiat vermişsem çok mu yani?

19 Kasım 2011 Cumartesi

O Kadar ki, Bi O Kadar daha?

Sevgili ayfona 'ay popom' deyip geçiveren, android aşığı toplumsal vakalarım, benim gibi androidin nasıl yazılacağından bir türlü emin olamayan telefon zıpırcıkları, ders çalışmamak için cilt cilt roman okuyan, seri seri film izleyen, dizilerin tüm sezonlarını bir çırpıda bitiriveren bahar hasreti çeken ama bere takmaya mecbur kalan deodorant kullanıcılarım, yine-yeni ve yeniden gelen sigara zamlarından sonra tekel 2000 e dönen duman avcılarım, çok sevgili suavi sakalı hayranlarım, esrarlı ve gizemli gözlerle bu satırları okuyan çekik gözlülerin sinemasına hayran olan bim ürünleri sevdalılarım, canlarım, cananlarım, milyonlarca hayranımdan sadece biri! Koştun geldin hemencecik. Yorulmadın ya inş.? Mevzu şu ki;

aslında mevzu diye bir şey yok. Aslında sadece ben ve şu an karşımdaki duvarda asılı sünnet fotoğraflarım var. Kafamda böyle hükümdar şapkası, pelerin, elimde asa falan. Ve seni kutsuyorum sevgili ve sayın pipi kesici.

Aslında adama ve beni tutan hemşireye çok ayıp oldu biliyor musun? Yok bilmiyorsun. Çok küfür ettim. Ağza alınmayacağı bırak akla bile gelmeyecek küfürler. Ne için peki? Pilava katılacak minnacık bir pipi parçası için. Peeh.

Hakikaten pilava katmıyorlar ya onu tavuk eti niyetine?

Volkan Konak aslında 'altıma yapıyorum altıma yapıyorum yumuşacık kalıyor' tadında bir insan.

Onu bunu bırak bir o yanındaki masaya, ben sana bir şey söyleyeyim mi? Kadın küfür etmemeli. Budur yani.

Şükran* bebeyim yazın seninle yazın tatile çıkalım. Koca bir yaz geldi geçti sadece bir kere suya girebildim banyo dışında. Peeh!

*Blogumun ismidir.

22 Ekim 2011 Cumartesi

Aslında Fark Ettim (Seda Sayan)

Ki

-Böyle başlığa ünlü birinin ismini yazınca deli tık alıyorsun. Mesela Şebnem Kısaparmak içeren bir başlık var altlarda. O güne kadar tıklanandan daha fazla tıklanmış blog. Vay arkadaş.

-Biber gazı hiç hoş bir şey değil, bugün bunu da anladım. Yakıyor yea bildiğin.

-Şu yaşıma geldim hala daha tül ve perde arasındaki farkı çözemedim. Hayatın şifresi gibi anasını satayım. Sanki kafamda netleşse o ayrımları çok daha mutlu olurum gibi hissediyorum.

-Kanka insan neden paylaşmak ister ki? Nedir yani? Ego mudur? Ali Nazik midir? Bence de kibar birisidir.

-Evet şaka yapamıyorum. Bunu da fark ettim az önce. İyi oldu ama. Dersimi aldım.

-Bugün daha doğrusu şu an o kadar mülayimim ki, o derece yani. Tüm insanları seviyorum deliler gibi.

-Bülent Ortaçgil dinleyince ve Ezginin Günlüğü'de tabi, sanki şarap içmem gerekmiş gibi hissediyorum. Ardından da sevişme hissi uyanıyor. Şarabı bulmak ve içmek eylemlerini gerçekleştirebiliyorsun da işte sevişme kısmı zor iş. Peeh.

-Neden diyorum bazen. Neden bir insan gidipte steyşın vagon bir araba satın alır. SW bir otomobile o kadar para bayılır. Hayır satarken de zorlanacak yani, o bakımdan.

-Ben yine bir fena oldum. Bildiğin depresyon. Napsak? Yemek mi yesek?

-Öperim tosunlar, canlar.

12 Ekim 2011 Çarşamba

İyiyim, ya sen?

-naber
-Bilmem, sen?
-hissediyorum. kötü hissediyorum. kutumda küçük hissediyorum mesela. ama bir tl varmış gibi değil. bir milyon en büyük ödülse, elli tl gibi hissediyorum mesela. bir tl kadar kötü değil. elli de iyi değil aslında. ama iyiyim. domuz gibi. fiziken iyiyim yani. ama kötüyüm. psikolojik olarak düşünüyorum, sanırım benim psikolojim yok. ben varım, ama gitmiş gibi. ama sanki bakkala sigara almaya gitmiş gibi. az sonra 'of dışarısı ne soğuk be m.na koyim' diyecek gibi gitmiş, gelir gibi. 
-Anladım. 
-hangi şarkı bu?




10 Ekim 2011 Pazartesi

Kurban Olurum

'İç Sızlatan Şarkı(lar)' mı arıyorsunuz? Artık sözlük sözlük dolaşmanıza gerek kalmadı. Kuralları Olan Anarşist Yayıncılık A.Ş. Blog Hizmetlerinden dev hizmet! Buyruuun 


Bildiğin Sıçmık, Bok, İğrenç... Adeta ....?

Geç bunları anam babaaaam geç bunlarııı la la la la....

Gençler, kimi andropoz ve menopoz dönemindeki olgun fanlarım, yalnız kimileri size milf falan diyor ha bunu da ekliyeyim, ya da ben mi şaşırıyorum acaba, faber castellerim, hamur silgi kıvamında canlarım;

Ne dicem? Hazır tut kendini, zira üzüntüden kendini duvardan duvara atmaman için hiçbir sebep kalmayacak. Ve...

Ben depresyona girdim hacı, aga, kanka, abi, usta. Böyle kendimi bir hiçmişim gibi, iğrenç, sümüklü böcek kıvamında, bok gibi, sıçmık gibi, mesnetsiz, hadsiz, adi, puşt, pezemenk, hiçbir boka yaramayan biri gibi hissediyorum.

İnternetten şöyle bir araştırdım. Ve hiçbirini beğenmedim. Ben de sizler için uzun ve yorucu uğraşlar sonucu bir depresyon testi hazırladım. Aşağıda benim kendi sonuçlarımı göreceksiniz. Eğer testi uygulamak isterseniz yanlarındaki işaretleri silip siz de kendinizi teste sokabilirsiniz. +++rep



Aşağılık Kompleksi  
Halsizlik, bitkinlik, uyku sorunları 
Kendini başkalarıyla kıyaslayıp, yine kendini bir zart zurt gibi hissetmek 
İktidarsızlık X
Ayak kokusu X
Her şeye karşı isteksizlik 
Oha 'her şey' de değil ✔ 
'Günün ilk sigarası bile tat vermiyor' 
'İlk sigaranın ardından günlerin özeti için girilen tuvalet artık eskisi kadar şenlikli değil' 
'Artık tuvalette şarkı bile söylemiyorum' 
Güneş ve su görünce hırlama, kurtlaşma, Merzifon'a gitme isteği X 
Kamil Koç mu? yoksa Diyarbakır Sur mu? Error 
Yaprak Dökümü'nün tüm bölümlerini indirip teker teker izlemek 
Her bölümde Ferhunde'ye küfretmek, Necla ve Leyla'nın kavgalarına dayanamamak 
İki göz iki çeşme 
Terleme, koku salgılama, osurma, geğirme 
Tırnakların son zamanlarda normalden daha hızlı uzaması X
'Hey eğlenceli bir yazı için bloguma bir göz atmaya ne dersin?' 
Aklından geçiyor dimi lan? 
Allah belanı vermesin 
Öptüm. Kib. ßß 

27 Eylül 2011 Salı

Şş Benim Beynime Bir Baksanıza

Böyle aylar sonra işsiz kalınca bir fena oldu, kendini kaybetti, tuvaletini şaşırdı, pipisini tuttu, donunu ayağına giydi, tırnak makası ile saçını tıraş etti. Nedir yani, sanki bok mu sıçtık affedersin müdürüm?

Bak hat yine gitti. Hayyts ağalar, bir baksanız. Kafama falan mı vursanız acaba. Ya da en güzeli alın karşınıza konuşun. Anlatın güzelce. Artık sürekli sürekli 'erken yat, erken kalk' komutu vermesin mesela.

Aslında hep bu tarz şeyler işte. Çorapla yatmamak lazım tabi. Hiç iyi bir şey değil biliyor musun? Kendine yazık ediyorsun yani. Gencecik bir insansın neticesinde. Sana da yazık. Yahu ben seni de anlıyorum ama el ne der? Elalem kaç posta memuruna iyi davranır, en fazla kaç yani?

5 Ağustos 2011 Cuma

Yani O Şeftali, Bu Fındık Mı?

Leblebi tozunu atarsın ağzına, sonra sana Yusuf dedirtirler ya hani, ya da her şey çok güzel derken 'Şen Yuva' nın bittiği haberini alırsın, sonra atv ye şekilli şekilli söversin, seni sözlükten falan atarlar bir kaç aylığına, ya da, ya da günün özeti için tuvalete girersin ama özetin çıktısını aldıktan sonra fark edersin ki tuvalet kağıdı yok, o tarz bir şey işte. Bunlar olur yani. Temel de yatan problem belediyecilik hemşehrilerim. Yaşınızı tutturun, hatırlarsınız. Bir zamanlar ülke çapında tasarruf edeceğiz diye her gün bir müddet elektirikler kesilirdi. Su kesilmesi fenaydı ama. Ne bidon taşırdık, şş sen biliyorsun hani. Ama ben en çok neyi özledim biliyor musun canım ciğerim, beyle 9 gibi ışıkları kapatıp açardık ya hani, sonra camlardan tencere tava vururduk birbirine aynı anda. Güzeldi yani. O yaşım için bir eğlence idi.

Asıl mevzu şu, hatta bir soru, belki bir bilmece, belki de hayatın şifresi! Soruyorum;

Entarisi ala benziyor x2
Şeftalisi bala benziyor x2
Şekerli misin vay vay?
Kaymaklı mısın vay vay?

dizelerinde geçen 'Şeftali' ile bize betimlenmeye çalışılan şey nedir? Ben yetkili olsam ÖSS de sorardım yani.

Hayt, benim yine uykum geldi ha. Yatıyorum ben hacı. Öperim.

Şükran*! Hoşçakal bebeyim. Bir başka gönderi de sevişmek üzere. Esenle kal.

*Blogumun ismidir.

Şebnem Kısaparmak Yine Program Yapmaya Başlamış, İyi mi?

Gün olur, alır başımı gideriiiim.

Merhaba Şükran. Uzun zaman oldu görüşemeyeli. Sistemin esiri, adeta bir yancısı, afedersin ama kölesi, hatta ve hatta aşkısı bile olmuş olabilirim. Bu uzun soluklu ayrı düşüşümüzün nedenidir. Affına sığınırım, iki gıdıklar, bir öperim barışırız. Bence şimdiden yumuşamaya başladın. Ah bana karşı her zaman yufka yürekli olmuşsundur.

Ve sen, benim canım ciğerim, geçen yıllardaki sigara zamlarında sigara sarmayı denemiş, kaçak sigaraya kendini alıştırmaya çalışmış tiryakim, uykusunun en güzel yeri pervasız bir dişi sivrisinek vızıltısı ile bölünmüş mağdurum, elinde pasosuyla değişik yaşam koşullarını her gün bıkmadan usanmadan test eden cengaver! Nabıon? Fena görmedim ha seni. İyisin, iyi maşallah.Okşa popo, üfle avuç. En temizi tabi.

Toparlanın, yamulmuyorsam Rusya'dan biri iki takipçi var. Hoşgeldin merasimi yapmamız lazım. Yoksa içim hiç rahat etmez. Sahi ne olacak benim bu Doğu Avrupa 'insan' larına karşı olan zaafım. (Sen beyaz tenli, mavi gözlü, sarı saçlı takipçi; eğer bu sıfatları şahsında barındırmıyorsan ve hemcinsimsen çok ayıb edersin. Şu güzel ortamı bozmaya değmez yani. Piyasayı parsellemeye hiç gerek yok. Yol yakınken, öpüşüp vedalaşalım.)

Oysa ki, şu blogu açtığımda ne de hevesliydim. Ki yazar çizerdim hani zaman zaman. Yok yok iş hayatı beni çok bozdu. Hem nesi varmış arkadaş tüm gün evde takılmanın. Neyse benim çok uykum geldi yahu. Ben döneceğim kısmetse yakın bir zamanda. Şey yapmayın yani ya, ayarlayacağız hep. Ramazanda tabi, olur öyle. Ama iyidir, nedir ne değildir kısmet kader artık. Neyse, sizleri çok fena öperim. Hatta kalın tosunlarım, bağlıyorum.

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Aslına Bakarsan Bebeyim

Merhaba Şükran*. Umarım sana 'bebeyim' diye hitap etmemin sakıncası yoktur. Zira bugün kendimi adeta bir yavşak gibi hissediyorum. Tabi iki gündür üst üste 15 saatlik vardiyalarla çalışmam, uykusuzluk, vücuda sürekli giren ama bir yolunu bulupta çıkamayan alkol gibi nedenler sebep oluyor. Amma da dizdim ha.

Velhasıl bebeyim Şükran, ben bu hafta hani her zaman büyüklerin söylediği bazı nasihatlardan birinin harbiden gerçek olduğunu öğrendim. Deri yakıyormuş bebeyim. Derler ya hani 'o koltuk deri, orada yatma, yakar' diye. Hah, işte bu tamamıyla doğru bir bilgi imiş bebeyim. Denedim ve tasdikliyorum.

Ve bugün değineceğim asıl nokta! Ben sanırım çok büyük bir yaraya melhem gibi bengay* gibi bir şey buldum.   Türkülerle yaklaşık 1 aylık mücadelemin ardından, yıllardır kimsenin bulamadığı şeyi ben şuncacık kısa bir zaman dilimi içinde buldum. İnanınız. Adeta bir hammurabiyim. Velhasıl, dikkat ederseniz türkülerde bir çok şey aynıdır. Sürekli tekrarlanır. Nedir onlar? Vurulan ya da yaralı keklikler, bir türlü yakalayanamayan ve yerlerinde duramayan turnalar(durnalar da diyen var, yok değil), ah o dağlar yok mu o dağla? bir türlü yol vermeyen yüce dağlarımız var bir de. Bunlar türkülerdeki sıkıntı ve acının ve neticeye ulaşamamanın temel 3 unsuru. Tabi bunlara yer yer, azgın sular, nehirler, kavuşulamayan ayaz yarlar vb. birçokları eklenebilir. Şimdi ben düşündüm. Türkülerdeki bu umutsuzluğu, bu acıyı nasıl durdurabiliriz artık diye. Yer yer kafamı toparlayıp düşünebiliyorum zira. Çözümüm şöyle ki; bugünden tezi yok keklikler için özel bir yasa, kural çıkartıyoruz. Her ne mevsim olursa olsun artık keklik avlanmayacak. O zalim avcılar artık yasa eliyle kekliklerden uzak duracak. En olmadı keklikleri koruma altına alacağız. Onlar için Doğal Yaşam Parkları kuracağız ve kan dökülmesini engelleyeceğiz. İkinci husus; aşılamayan yüce dağlar. Ona benim çözüm bulmama bile gerek kalmadı zira çözüm çoktan bulundu. Teknoloji hızla ilerliyor arkadaş. Adamlar 'Bolu Tüneli' ni yaptılar yahu. Dağ, taş, tepe dinlemiyorlar. Aşabiliyorlar. Hele ecnebi memleketlerinde aboow. Hatta bir çalışma vardı bilmem kaç yılında bitecekti. Adamlar Alp Dağlarının altından mı ne bilmem kaç km'lik tünel yapıyorlar. Yani nedir? Dağlar artık aşılmaz değil. Geriye kalıyor turnalar. Turnalar konusunda çalışmalarım hala sürmekte. Zira ipe sapa gelmez, laftan anlamaz hayvanlar. Yerlerinde duramıyor ipneler. Oradan oraya. Bir rahat durabilseler, yerleşik hayata geçebilseler tüm sorunlar kökten hallolmuş olacak. Ama inanıyorum o da zamanla olacaktır.

Nasıl? Mantıklı gelmedi? Tabi olabilir, ne diyelim.

Aslına bakarsan bir konu daha var bebeyim Şükran. Bunu da buraya iliştireyim. Aslında bu türkülerle ilgili ulvi çözümümün üstüne pek gitmeyecek ama olsun. Şimdi başka bir gönderi yazıp kirlilik yaratmıyayım. Bu bir eski sevgilim var diyordum ya. Hani fevkalade iyi andığım. Zira öyledir de. Her şeyden, herkesten daha iyisine layıktır. Her neyse, bebeyim Şükran saçını boyatmış. Ben bayağı etkilendim ne yalan söyliyeyim. Baya bir güzel olmuş yani. Ne olacak bebeyim Şükran benim bu sarışın zaafım?

Neyse canlarım, selametle. Kendinize mukayet olmayı unutmayasınız.


*Blogun ismidir.
*Bengay: Hafızam beni yanıltmıyorsa bir çeşit krem. Tabi ki de tedavi amaçlı bir krem. Ne pis adamlarsınız yahu.

Not: Türkülerle dalga falan geçtiğimi düşünen hayvanlar varsa rica ederim böyle yapmayın. Üzülürüm. Zira türkü sevdalısıyımdır.

19 Nisan 2011 Salı

Ohh Ohh Hobaaa


Ay dur vallahi tutamiciim kendimi. Ben bir oynayıp geliyorum.

Amaaan sabahlar olmaya... Çakkıdu çak çak.

Ağzına yüreğine sağlık Suzanım. Sabahıma neşe, gönlüme keyif serpiştirdin. Amanda hop hop.

Evet benim kim salatalığım var dese tuzla koşan kitlem, evet benim çim adam yetiştiren canlarım, evet benim
mekintoşlarım, ve Sen, beni Singapur diyarından takip eden manyak, la anam babam orası haritada nerede kalıyor onu bile bilmiyorum biliyor musun? Ama sen gel beni takip et. Vallahi takdir ettim. Eğer dişi isen seni öpücüklere boğuyorum. Yok eğer hem cinsimsen el sıkışmakla yetinelim.

Ve evet canlarım, yine bir blog gönderisinin içine sıçtık iyi mi? Dur dayanamiciim size yine hop bidi bir şarkı ile veda edeceğim.


Adeta bir Rumeli Düğünündeymişsiniz havası var. Hobaaa

29 Mart 2011 Salı

Sana İsim Buldum Anam Babam

Evet, karar verdim ben de artık kendi blogumla konuşacağım. Kendisini bir numaralı masa arkadaşım ilan ediyorum hatta. Ama böyle blog falan olmuyor güzel bir isim lazım kendisine. Artık bu blogun resmi adı Şükran'dır. Bu arada yeni nesil götler bu ismi çok demode buluyorlar. Kız ismi önerilerinde 'Şükran' ismini önerdiğimde böyle yüzlerini falan buruşturuyorlar. İki gün boyunca dönen salıncakta mahsur kalın. Bol bol düşünün o ara. Şükran lan! Deli misiniz? Müthiş isim. Lan olum bak sen daha kötü isim duymamışsın hem. 'Perişan'. Allah canımı alsın var böyle bir isim ya. Bizzat uzaktan akrabamızdır hem kendisi.

Neyse Şükrancığım. Seni de bu lakırdılara maruz bıraktım. Kusuruma bakma. Nasılsın? İyi misin bari? Biliyorum görüntüne pek vakit ayıramıyorum. Kızgınsın biraz bana. Ama takma kafana. Arada olur öyle. Şey edeceğim ben onu. Ayarlayacağız yani. Sıkıntı yapma.

Bak sana ne diyeceğim; geçen gün 'araşırız' diyen adamdan bahsetmiştim ya. Hah, onunla görüştüm bugün. Adam resmen deli anam babam. Konuşma bitene kadar iki posta ter döktüm. Neyse oldu gibi o iş ya. Bilemedim ki ben de. Saçma sapan bir olay oldu orada yani. Kesinleşince ben şey yapacağım sana.

Merak etme Şükran. Hayallerimden vazgeçmedim. Onlar benden vazgeçse de ben onların peşini bırakmayacağım. Sadece biraz erteledim. Bir gün o düşünü kurduğum günler de gelecek... Ama artık seçeneğim kalmamıştı Şükranım. Sen de biliyorsun. Yapacak bir şey yok.

Adam da arayıp haber vereceğim demişti ama bak saat kaç oldu? Peeh. Yalan ettiler bizi Şükran, yalan.

Neyse Şükrancığım, umarım ismini beğenmişsindir. Benimle kal, kendine de mukayet ol. Geleni gideni güzel ağırlar, uğurla. Öptüm canım ciğerim. Hoşçakal.

Hoop sonradan ekliyorum: Şükran bak şarkı koyacaktım senin için alta unutmuşum. Neyse Allah'tan çok geçmeden fark ettim.

27 Mart 2011 Pazar

Açılın Boşaltıyorum!

Beyin hücreleriniz hasar görmesin sonra. Çünkü kendimi rahatlatmak için biraz sövmeyi planlıyorum. Çoluğu çocuğu çek oradan ablacım. Zaten senin ne işin var bu saatte burada ya? Çek git lütfen sıcak yatağına.

Yani utanmasam sinirden kendimi şey edeceğim. Rahat rahat sövemiyorum bile biliyor musun ekrana bakan sen? Neden geçmiyor lan bu hastalık? İlaç, milaç onca şey ettik yıllar yılı.

Neyse ben en iyisi yine kısa kısa derken uzun uzun yedirmek amacıyla sağa sola söveyim biraz. Yoksa olmayacak.

-Bana bakın blog yazan adem insanları. Her gönderiye bir fotoğraf yerleştireceğim diye neden kasıyorsunuz olum? Manyak mısınız siz? Millet okumak için var burada, fotoğraf istesek google yöneliriz. Ne bileyim devian art a falan gireriz. Sen yazını yaz ya. Bir rahat ol Allah aşkına. Silkelen kendine gel.

-Geçtiğimiz hafta içi bir iş için telefonda görüştüğümüz adam. Telefonu kapatırken sana diyorum ki 'peki ne zaman arayayım sizi?'. Sen kalkıp bana 'şu gün araşırız' diyorsun. Olum bu ne lan? Kankin miyim ben senin? 'Taam araşırız panpaa' Defol git. Adam akıllı randevu var bana. Ben şimdi seni arayınca ne diyeceğim? 'Sıkamuko bey Pazartesi araşırız demiştiniz, saatin uygun olduğunu düşündüm. Haydi başlayalım!'

-Çok sevgili, muhterem İnternet Sağlayıcım. Sizlere patates baskısı ile, el emeğim, göz nurumun olduğu bir başarı sertifikası hazırladım. Böyle yıldızlı falan. Kusura bakmayın geç haber verebildim. Zira haftaladır ilk kez bloguma erişebiliyorum. Çok öptüm. Kib. ßß

Yok böyle de olmuyor. Bana ulaşın. Hatta bulabiliyorsanız telefonumu falan bulun arayın direk. Muhtemelen 2 ye kadar falan uyumam. Ben '-Alo' deyince direk saydırmaya başlayın küfürleri. Zaten o an ben de direk başlayacağım düz gitmeye. Böyle bir fikir alış verişi yapalım rahatlayalım. Hatta baktık çok iyi bir ikili olduk. Buluşuruz kaldırım taşlarını söker birbirimize fırlatırız. Bak o daha rahatlatıcı olur.

Bak aklımda durduk yerde şu bir zamanlar Reha Muhtar ile birlikte olan Gülşen geldi. Allah onu da kahretmesin.

Sazlıklardan havalanaaan... Bir ördek gibi...

Şu an telefonu kapatınca kulaklarda çınlayan dıt dıt dıt dıııııt sesini sizlere dinletip ne efekt yapmak isterdim var yaa.

Var yaaa. Adını dağlara yazarııım....

Alişan askerde mi lan?

20 Mart 2011 Pazar

Benim Başım Kel Değil! En Çok Bana Soracaksınız!

Madem herkes yapıyor ben de yapacağım. Allah canımı alsın içimde kalır yoksa. Böyle 'kısa kısa' diyeceğim sonra altında '-' çekeceğim sıra sıra, ardından '-' ların karşısına da böyle nasıl diyeyim ne olup, ne olmadığını, neler yaptığımı yazacağım. 'Herkes Beko diyor ama ben Arçelik'i tercih ediyorum, işin aslı ikisinin aynı şey olduğunu da biliyorum hihihi' gibi. Bana saksı muamelesi yapamazsınız! Bu ülkeye krem şokolayı ilk ben getirdim.

Ve başlıyorum.

-Yolda tek ve mecburi dönüş yeri dahi olsa sinyal veren manyak benim. Sanırım sinyalin lak luk sesi ile aramda duygusal bir bağ oluşturdum. Henüz ona açılamadım ama o da bazı şeylerin farkında gibi. Öyle ki; ara sıra ben dokunmadan kendi kendini oynatıyor. Sanırım o da bu ilişkiye sıcak bakıyor.

-Şu hayatta başıma ne geldiyse sindirim sistemim ile popomun yaptığı gizli anlaşma yüzündendir. Nerede nasıl hareket etmeleri gerektiğini bir türlü kavrayamadılar. Ahlak kurallarından yoksun, isyankar ipneler. Saat sabahın beşinde dışarıdaysam bilmeniz gerekir ki tüm umumi tuvaletler kapalıdır. Neden beni zorluyorsunuz?

-Sevgili no frost buzdolabımız, rica edeceğim kendini salarken bana bir işaret yolla. Her seferinde tırsıyorum. Tamam eski buzdolapları gibi tarturtor diye yüksek sesle salmıyorsun kendini ama öyle bir ses çıkarıyorsun ki, o çıkan sesi kaydetsem en kral korku filminde en kral efekt olur. O nasıl egzantirik, gizemli bir fıs sesidir ya? Kim programladı olum seni?

-'Dümbük' kelimesinin eski popüleritesini kaybetmesine çok üzülüyorum. Benim için büyük bir dram. Türkçe'nin böyle bir argo kelimeden yoksunluğunu adeta her an her yaptığımda hissediyorum. Bu bizim suçumuz. Sorumlusu biziz. Onu 'salak', 'aptal' gibi gereksiz ve basit ve tiksinç kelimeler ile aldattık. Lütfen artık daha dikkatli olalım. 'Dümbük' kelimesine gereken değeri verelim. Bol bol kullanalım, kullanmayan yavşakları uyaralım.

-Don ve atletlerimi almak için artık annemlerin odasına girme gerekliliğimin bitişinin neredeyse yıl dönümüne yaklaşıyoruz. Öyle demeyin. Bu benim kişisel tarihim açısından çok önemli bir olay. Tarih bunları yazacak. Yazmazsa da ben buraya yazıyorum. Hatta sen de buraları okuyarak tarihe tanıklık ettin.

-Hala bana tema ve teknik konularda yardım edecek bir cengaver çıkmadı tosunlarım. Blog Dünya'sının dışlanmış çocuğu muyum ulan ben? Benim koyunum ayrı bir güzellikte bakmıyor mu?

-Hani bir adam vardı, pepsiye 'ben de içtim ama Aysun Kayacı beni öpmedi' diye dava açmıştı. Şu an o kardeşimizi anlayabiliyorum. Neden diye sormayın. Mağdurumda mağdurum.

-Ben bu işi sevdim canlar. Kısa kısa derken uzun uzun yediriyorsun.

10 Mart 2011 Perşembe

Gaz Sıkışmasıyla Karışık Duygu Salınımı

Öncelikle şunu belirteyim ki gazın sebebi iki gündür üst üste yediğim kuru fasulyedir. Her bişeyin bedeli olurda onun olma mı? O da şu an fazla detaylandırarak sizleri iğrendirmek, üzmek istemediğim bazı yollar ile acı çektiriyor bana.

Google'a blog aracılığı ile şunu söylemek istiyorum; Bakın canlarım 'Kazanç Sağla'mak istemiyorum. Çok zenginim ben. Fakir mi sandınız beni pis herifler. Yakındır o tirenli, mekikli ve türlü türlü şekillerdeki ofislerinizden ben de yaptıracağım kendime. Şimdi, kaybolun. Üzmeyelim birbirimizi.

Sevgili Ahmet Hamdi Tanpınar Amca; keşke biraz daha anlayabileceğim bir dille yazsaymışsınız kitaplarınızı. Ben de Osmanlı Türkçe'sini az çok anlar zannederdim kendimi. Meğerse bir bok bilmiyormuşum affedersin. Henüz bir Divanu Lûgati't Türk'de edinemediğim için kitabınızı bitirmek fevkalade zor oldu. Tabi kitapların çıktığı devirde yadırganmamıştır o yazın dili. Ben en iyisi yayınevleri ile iletişime geçeyim. Kusuruma bakmayın sizi de rahatsız ettim. Üzerinize nurlar yağsın. Cennetmekân.

Yavşak kendim; bence senden çok büyük bir adam olabilir. İnan o ışığı görüyorum. Ama bu götle işi zora sokuyorsun. Seni uyarıyor ve esenlikler diliyorum.

Yavrum Cemil; umarım hayvanlar cennetinde iyi vakit geçiriyorsundur. Geçtiğimiz günlerde yanına evdekilerin can-ı gönülden bağlı oldukları 'Maviş' i gönderdik. Umarım verdiğim tariflere uyarak seni bulabilmiştir. Ona da iyi bak. Daha yeni oralarda. Dengesizce heveslere kapılarak oradan oraya uçuşmasın. Önce bir sakin olsun. Sen de kendine dikkat et. En kısa zamanda seni attığımız çöp konteynırından nereye gittiğini bulup, naaşını toprak altına gömeceğim. Merak etme. Seni öpmüyorum. Kusura bakma ama tiksinç bir hayvansın. Sana el sallıyorum, mavişe de ıslık çalarak bir seromoni sunuyorum.

Yaklaşık bir hafta önce ayrıldığım bir buçuk yıllık sevgilim; feysbokta yaptığın hareketler vb. şeyleri hiç bir zaman tasvip etmediğimi biliyorsun. Zaten feysboku kullandığımız için hepimizi denyo olarak nitelendirdiğimi de biliyorsun. Yani demek istiyorum ki böyle yaparak beni çatlatma ya da uyuz etme falan gibi hedeflerin varsa çok yanlış yoldasın. Tam aksi aldığım kararın doğruluğuna daha da inanmaya başladım. Bir insan bir buçuk yıllık ilişkisini bitirip, 2 saat sonra Küçük İskender'den aforizma koyar mı iletisine yahu? Bu ne dingin bir hayattır. Neyse öpüyorum seni. Özlemedim de değil hani. Ama yapacak bir şey yok. Dediğim gibi bundan gayrı ne üzmek ne de üzülmek istiyorum. Selametle.

Son olarak 'SEN', bu satırları okuyan adem insanı, çok pis çişim geldiği için sana uzuunca şeyler yazamayacağım. Ne kadar da boş bir insanım değil mi? Ne oldu hoşuna mı gitti tosbaam? Babayn çanağına.

23 Şubat 2011 Çarşamba

Adeta Bir 'Geceye Günaydın' Tribi

Haftalar süren sessizliğimi bozarak sabahın şu 'nasıl sabah olur lan bu havada' girdabında, tüm 'lan iktidarsızlık yapıyor' uyarılarına kulak tıkayarak en pahalısından ve yılbaşından kalan yarım şişelik vodkamı yudumlamaya başlamış bulunuyorum. Ve böylesine uzuuunca bir cümlenin hala anlamlı olabilmesine şaşırarak tekrar tekrar okuyorum.

Pek tabi daha ilk yudumun ardından Yıldız Tilbe şarkılarını ardı ardına sıralamaya başladım. Ah Yıldızsız bir içme faslı. Düşüncesi bile saray marka çikolata yemişçesine kötü etkiler bırakıyor üstümde.

Sizleri o eşsiz insan ile baş başa bırakıyorum;

19 Şubat 2011 Cumartesi

Bu Blog Nereye Gidiyor?

Pek sevgili, çok da saydığım, hürmette her zaman kusur ettiğim şuncacık kitlem. Son zamanlarda fevkalade duygusal, melankolik şeyler yayınlamaya başladım. Ergen tripleri diz boyu. 

Pringles kutusundaki pala bıyıklı dayı ile bakıştığımız şu anlarda isyan ediyorum. Böyle mi olacaktı? 

Ve karar verdim blogu erotizm üzerine kurulu tematik bir yapı haline getireceğim. im. im. -ahahaha diye yarılasım geldi. Yok bebeyim şaka, komedi, gülelim diye yapılmış bir denyoluk. Yoksa şu sefil cinsel yaşantımla ne erotizmi yazacağım lan. Anca izlediğim AVSEq ları yazarım.(sefil smileyleyi)  Bu konuyu kapatma isteğim var. Yoksa arsızlaşıyorum. Sonra da tepkiler alıyorum '-lakirdi gösterdin ama elletmedin' diye. 

Götten uydurmak deyimini çok güzel işletiyorum yalnız. Bu deyimi kim çıkardıysa muhtemelen nur yağdırıyordur üzerime. Ölmedi ise duaları hep benlendir. Ah tanrım neyse bunaldım. 

Bu yazı da uykusuzluğun getirdiği mayışma ile harmanlanmış delilik altyapıtı olarak tarihe geçsin. Hepinizi öptüm canlarım. 

4 Şubat 2011 Cuma

Yıldız Tilbe'yi Anlamanın ve Sevmenin Rakamla 8 Yazıyla Sekiz Yolu

İnsanın en büyük hayalinin baş kahramanı Yıldız Tilbe olur mu? Eğer ki hayalin oluşma sebebi zaten oysa olur, ne de güzel olur, miss kimin de olur. O olmasaydı zaten en büyük hayalim hala 'bir evim, bir işim olsun. Sabah çıkıp akşam geleyim yeter bana.' olurdu. Ah ne de kötü bir hayalmiş. Gerçi şu an onunla yetinmek durumundayım. Zira bu mütevazı hayal bile şimdiler pek lüks ama olsun. Daha da ucuzdan satamayacağım kendimi.

Beni tanıyanlar, onlarca, yüzlerce, milyonlarca sevenim bilirler ki; Yıldız Tilbe hayatımın kadınıdır. Zira bir ilişkiye başlarken karşı tarafa ilk uyarım budur.

-Hayatımda zaten bir kadın var bebeyim. Yerini kimsenin dolduramayacağı, büyük bir aşk ile bağlı olduğum bir kadın var zaten. İkinci kadın olmayı kabul ediyorsan 'he' de bana. Yoksa başlamadan bitsin bu zoraki aşk. Zira ben Yıldızım'dam vazgeçemem. Hem ben de ikinci adam olmayı kabul edebilirim. Mesela sen de kendine Soner Sarıkabadayı'yı seç. Hayatının erkeği o olsun. Bilirim çünkü bu durumu. Anlayış ile karşılar, yaşlı gözlerini mendilime silmene izin verir, büktüğün boynunu göğsüme yaslamana göz yumarım. Ahh ne dram!

Ben de böyle bir manyağım işte. Elden ne gelir. Kader ağlarını örmüş bir kere. Kader beni en kalın zincirlerle bağlamış ona ve en ufak aşınma da kaynak yapmayı da eksik etmiyor sağ olsun.

Şimdi burada Yıldız Tilbe kimdir? hede hödüsüne girmeyeceğim. Zaten o ulvi şahsiyeti tanımıyor ve yaptığı işlerden habersiz iseniz gözümde en az Thenardier* ailesinin bir üyesi kadar sefilsiniz. Ah yavrum Gavroche** ve iki küçük kardeş*** hariç.

Yıldız Tilbe bir toplumda 'normal' olarak nitelendirilen birinin anlayamayacağı ve sevmeyeceği biridir. Bu sizin suçunuz değil üzülmeyin normal insanlar. Yıldız Tilbe bir sohbet programına çıktığında onu mutlaka izleyin, eğer   ki bu kadar övülecek nesi var ulan ki derseniz. Konuşmaya başladığında direk 'ne saçmalıyor la bu?' diye bilirsiniz. Ama hemen yılmayın. Kopuk konuşur. Parça parça. Konu bütünlüğü yoktur konuşmasında. Farklı bir cebir vardır onun konuşmasında. (Cebir falan dedim tırsmayın lan hemen. Benim sayısal zekam çok kötüdür. Hatta ben de o kısım yok. Doğarken aldırmışlar. Ben bile çözebiliyorsam siz raad raad çözersiniz. Ayık Olun. Devam.) Çoğu zaman karşısındaki adamın sorduğu sorudan kopar. Sanki o an orada değilmiş gibidir. Sakın verdiği cevap ile sorunun arasında bir bağlantı kurmaya çalışmayın. Zira bu en büyük hatanız olabilir.

Şimdi bu kadın böyle haldur pata küt konuşuyor. Peki biz ne yapmalıyız? Yazdıklarımı itina ile okuyup hatim edin. Ve geliyor...

Yeni Başlayanlar İçin Yıldız Tilbe Kılavuzu;


  • Konuyu dağıtarak ve daldan dala atlayarak konuşur. Bize düşen o konuyu kafamızda toparlamak ve parçaları birleştirmektir. Kadın kafa çalıştırıyor olum daha ne olsun lan? Pazılın bi değişi. Oha 
  • Eğer bende bir kafa var ohoo ne diyorsun sen abi diyen varsa onun Allah belasını vermesin. Ama ciddi bak ciddi diyorum hafızanız iyi ise Yıldız Tilbe'nin bir mülakatından senelerce akıllarda kalacak ve dillere pelesenk olacak bir şarkı yazabilirsiniz. Zira konuşmasının her paragrafında bir dörtlük gizli. Çok acayip konuşuyor karı. Ben de sayısal zekanın yanı sıra hafıza da olmadığı için ben yazamıyorum tabi. 
  • Şarkı söylerken yaptığı hareketlere anlam vermeye çalışmayın. Zira ben de hâlâ anlam veremiyorum. Ama üzerinde çalışmalarım devam ediyor. Hatta bunu tez konum bile yapabilirim. 
  • Çenesinde ki beni sevmeyen varsa lütfen çıkabilir misin arkadaşım? Kalırsan sana sözler hazırladım. Bir bir sıralayacağım yoksa. 
  • Yıldız Tilbe'yi sadece 'Güzel elbiseleri giyip kuşanacağım' gibi şarkılardan bilip itham eden varsa şunları söylemek istiyorum. Yapmayın böyle kırılıyorum. 
  • Gelecek nesilleri düşündüğüm için bir madde daha. Eğer ki ben toprak olmuş, uçan kaykayların sürüldüğü bir çağa gelmiş isek, google batmamış hâlâ blog hizmeti veriyorsa ve kader bu olur da bir yeni nesil evladı bu bloga denk gelirse, evet evet sen bu satıları okuyan, bak delikanlı sana söylüyorum şu an muhtemelen Ares, LimeWire gibi zart zurtlar yok. Artık neyi kullanıyorsanız oraya 'Yıldız Tilbe - Delikanlım' yaz. Yıldız Tilbe'yi önce bu şarkı ile tanıyın. Ayrıca bak şu zamanlarda İzmir Köfte diye bir yemek var. Tarifini son teknoloji ürünü aletinden bul ve ardından annene söyle yapsın. Bir de bana Fatiha oku hemen olur mu tosunum. Öptüm. 
  • Sezen Aksu'yu dinleyenlerin böyle daha bir elit daha bir entel, Yıldız Tilbe'yi dinleyenlerin varoş olduğu gibi bazıları tarafından kabul gören gereksiz yargılara kulak asmayın, inanmayın. Zira hayallerde yaşıyor bazı ibneler. Onlar ki, elit diye geçinen tipiksizler tisko ortamlarında Serdar Ortaç ile kopan insanlardır. 7 tane nota var zaten. Onların üstüne fazla gitmeyin. 
  • Özet geç lan piç diyen götoşlar için geliyor; Yıldız Tilbe'yi sevin, sayın, hastası ve fanı olun. Şüphesiz ki o yazan ve besteleyendir. 
*Victor Hugo'nun 'Sefiller' isimli kitabında bahsi geçen bir aile. (Kişisel:Çakallar sürüsü) 
**Bu iğrenç ailenin içinden çıkmış küçük dev. Herkesin evlat edinmek için sıraya gireceği ulu öksüz. Elinizi çabuk tutun Pitt-Jolie çiftinin şimdiden ilk adımları attığını duydum.
***Bu iğrenç ailenin en ufak iki bireyi. Onlar daha masum olduğu için bu iğrençliğin içinden çıkarıyorum onları. 





2 Şubat 2011 Çarşamba

Kuralları Olan Anarşist Yayıncılık A.Ş. Blog Hizmetleri

Ve evet , beklenen gün geldi çattı. Kuralları Olan Anarşist Yayıncılık A.Ş. Blog hizmetleri artık yayında. Şu an öncelik olarak sayısı 2 olan takipçime ve ardından milyonlarca hayranıma seslenmenin gururu, onuru ve saçmalığı içerisindeyim. 

Ve evet, klişe dolu bir blog daha yayında. Ergen isyanları, şiirler, tipik blogu bir şahıs olarak görüp onunla konuşmalar, görsel, işitsel ve yazınsal paylaşımlar. Google Şirketler Grubu ile ortaklaşa yürüttüğümüz bu yayıncılık hizmetinde ne kadar gereksizlik var ise olacak. Gözlerinizi kapatın, arkanıza yaslanın ve gelip birinin omuzlarınıza masaj yapmasını bekleyin. 

Ve evet, beklenen oldu ve ismini veremiyeceğim ama benim ona kısaca 'GoldMaster' dediğim dostumuz Kuralları Olan Anarşist Yayıncılık A.Ş. Blog Hizmetlerinin 'Teknoloji Baş Danışmanı' oldu. Kendisi şu an için pekte şaşırtıcı olmayan bir tema hazırlasa da (ki çok uykulu ve yorgundu garibim) ilerleyen günlerde bu işin üzerine yoğunlaşacaktır. Ayrıca içimden geldi şu an onu 'Teknoloji Baş Danışmanı' lığının yanı sıra 'Tema Ar-Ge' sinin de başına geçiriyorum. 

Ve evet, ben, lakirdi kim miyim? Şimdilik sadece beni bir 'deli' olarak sıfatlandırmanız yeterli olacaktır. Zira ilerleyen günlerde bol bol, umarsızca ve isyankar havalarımla kendimden bolca bahsedeceğim. Öptüm. Kib. BB

Ve evet, siz sevgili pıtırcıklar için geliyor;