27 Aralık 2011 Salı

Neden Olmayayım?

Hadi beni falan geçtim, sen ne diye olmayasan ki? Bana bunu de sen. Olur anam babam. Her şey olur. Önemli olan şu ki? Önce o eli bir indireceksin. Gereği yok.

Ben de elime oyuncak arabayı alıp 'vuuuuu, ııııııı, hın hın' diye oynamadım mı sanki? Gölgelerin gücü hiç mi ben de olmadı sanıyorsun ey ademoğlu? Pavır Rencırs'ta hep kırmızıyı tuttuğumu bilmiyor musun sanki? Ne olur git, git buradan. Beni daha fazla heder etme.

Sen bir danbanvilsin, ben senin ketin olamam.

İnkâr etme. Gözlerinde gördüm. Sanki, 'ben bu çikilatayı hiç sevmem, fıstığa alerjim olduğunu bilmiyor musun?!?!?' der gibi bakıyordun. O an anlamalıydım. Ah ne de ani oldu her şey. Önce fotokopiciye gidiyorum dedin, sonra haberin geldi. Derslik yedideymişsin. Çoğulmuşsun. 2. çoğul şahıs kullanarak sorduğum soruya tamamen birinci tekil kişiliği cevabı verince gördüm bir diğer yüzünü.

Oysa her şey ne kadarda güzeldi bir zamanlar. Hatırlar mısın bir gün seninle pikniğe gitmiştik. Pikniğe gitmiştik yani. Çokta büyütülecek bir şey değilmiş aslında. Yemek işini bana bırak demiştim. Anneme ekmek arası kuru köfte hazırlatmıştım. Ama seninkini özel olarak soğansız tabi ki. Köftelerimizi yerken ne de mutluyduk...

Ya o geceler... Gıddoooooooo

Elbet bir gün devamı gelir. Şey etmeyin yani. Olur hep onlar. Bak valla çok dert ediyorsun kendine hasta olursun mazallah. Yapma öyle. İçine atmayacaksın. Tabi. O zaman kendine çok dikkat ediyorsun. Öptüm kocaman.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder