Öncelikle şunu belirteyim ki gazın sebebi iki gündür üst üste yediğim kuru fasulyedir. Her bişeyin bedeli olurda onun olma mı? O da şu an fazla detaylandırarak sizleri iğrendirmek, üzmek istemediğim bazı yollar ile acı çektiriyor bana.
Google'a blog aracılığı ile şunu söylemek istiyorum; Bakın canlarım 'Kazanç Sağla'mak istemiyorum. Çok zenginim ben. Fakir mi sandınız beni pis herifler. Yakındır o tirenli, mekikli ve türlü türlü şekillerdeki ofislerinizden ben de yaptıracağım kendime. Şimdi, kaybolun. Üzmeyelim birbirimizi.
Sevgili Ahmet Hamdi Tanpınar Amca; keşke biraz daha anlayabileceğim bir dille yazsaymışsınız kitaplarınızı. Ben de Osmanlı Türkçe'sini az çok anlar zannederdim kendimi. Meğerse bir bok bilmiyormuşum affedersin. Henüz bir Divanu Lûgati't Türk'de edinemediğim için kitabınızı bitirmek fevkalade zor oldu. Tabi kitapların çıktığı devirde yadırganmamıştır o yazın dili. Ben en iyisi yayınevleri ile iletişime geçeyim. Kusuruma bakmayın sizi de rahatsız ettim. Üzerinize nurlar yağsın. Cennetmekân.
Yavşak kendim; bence senden çok büyük bir adam olabilir. İnan o ışığı görüyorum. Ama bu götle işi zora sokuyorsun. Seni uyarıyor ve esenlikler diliyorum.
Yavrum Cemil; umarım hayvanlar cennetinde iyi vakit geçiriyorsundur. Geçtiğimiz günlerde yanına evdekilerin can-ı gönülden bağlı oldukları 'Maviş' i gönderdik. Umarım verdiğim tariflere uyarak seni bulabilmiştir. Ona da iyi bak. Daha yeni oralarda. Dengesizce heveslere kapılarak oradan oraya uçuşmasın. Önce bir sakin olsun. Sen de kendine dikkat et. En kısa zamanda seni attığımız çöp konteynırından nereye gittiğini bulup, naaşını toprak altına gömeceğim. Merak etme. Seni öpmüyorum. Kusura bakma ama tiksinç bir hayvansın. Sana el sallıyorum, mavişe de ıslık çalarak bir seromoni sunuyorum.
Yaklaşık bir hafta önce ayrıldığım bir buçuk yıllık sevgilim; feysbokta yaptığın hareketler vb. şeyleri hiç bir zaman tasvip etmediğimi biliyorsun. Zaten feysboku kullandığımız için hepimizi denyo olarak nitelendirdiğimi de biliyorsun. Yani demek istiyorum ki böyle yaparak beni çatlatma ya da uyuz etme falan gibi hedeflerin varsa çok yanlış yoldasın. Tam aksi aldığım kararın doğruluğuna daha da inanmaya başladım. Bir insan bir buçuk yıllık ilişkisini bitirip, 2 saat sonra Küçük İskender'den aforizma koyar mı iletisine yahu? Bu ne dingin bir hayattır. Neyse öpüyorum seni. Özlemedim de değil hani. Ama yapacak bir şey yok. Dediğim gibi bundan gayrı ne üzmek ne de üzülmek istiyorum. Selametle.
Son olarak 'SEN', bu satırları okuyan adem insanı, çok pis çişim geldiği için sana uzuunca şeyler yazamayacağım. Ne kadar da boş bir insanım değil mi? Ne oldu hoşuna mı gitti tosbaam? Babayn çanağına.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder